Özel eğitime gereksinimi olan çocuklar da normal gelişim gösteren çocuklar gibi gerçek hayatı model alarak bunu oyunlarını yansıtmaktadırlar.
Özel eğitime gereksinimi olan çocukların oyunu birçok yönden , zeka yaşı kendisine benzer olan, kendisinden daha küçük yaştaki çocukların oyununa benzemekte , ancak daha yavaş bir hızla bu modeli takip etmektedir.
Oyun, yaşamın her devresinde var olan bir etkinlik olmakla birlikte, özellikle yaşamın ilk yıllarında çocuğun içinde yaşadığı dünyayı tanıması; mutluluk, kaygı, sevinç gibi duygularını ifade edebilmesi için en uygun anlatım şeklidir. Çocuklar oyun içinde keşfetmeyi, yaşamda gördükleri modelleri taklit etmeyi ve var olan becerilerini geliştirmeyi öğrenmektedir.Okul öncesi dönemde ise çocukların yaşıtlarıyla etkileşimi artmakta ve olumlu sosyal davranışları olumsuzlardan daha sık ortaya çıkmaktadır. Yaşıtlarıyla oynayan çocukların davranışlarını değerlendiren çalışma sonuçları; özellikle gülme ve gülümseme sıklığı, paylaşma ve işbirliği içindeki hareketlerin bu dönemde arttığını göstermektedir.
Diğer bir deyişle; sözel akıcılık, simgesel düşünce, hayal gücü gibi zihinsel yeteneklerin yaşa bağlı olarak gelişmesi, oyun becerilerindeki değişmelere aracı olmaktadır.Howes ve Rubin (1983), oyun davranışlarının yaşın yanı sıra birçok değişkene bağlı olduğunu ve çevrenin etkisi, yaşıtlarla olan daha önceki deneyimler, sosyoekonomik düzey, çocuğun ve oyun arkadaşlarının cinsiyetinin çocuğun oyun davranışının düzey ve türünü etkilediğini belirtmektedirler. Otistik çocukların bilişsel ve algısal alanlardaki yetersizlikleri sonucunda anlama, ilişki kurma, problem çözme ve iletişim alanlarında sınırlı yeteneklere sahip oldukları bilinmektedir.Otistik çocukların göze çarpan diğer özelliklerinden biri de, sosyal gelişimlerindeki yetersizliktir. Kanner 1943’te sosyal yetersizliği, otizmin en önemli belirtisi olarak değerlendirmiştir. Otistik çocukların sosyal özellikleri; fiziksel temastan kaçınmaları, özellikle yaşamlarının ilk yıllarında karşılıklı göz kontağı kurmamaları, kendilerine gülümsendiği zaman gülümsemeyle karşılık vermemeleri, insanlara karşı ilgisiz kalmaları, sosyal kuralları anlamada ve oyun becerisinde yetersiz olmaları şeklinde belirlenmektedir.
Birçok otistik çocukta görülen yetersiz oyun becerisi, genellikle sosyal becerilerin ve yaratıcılığın eksikliğinden ortaya çıkmaktadır. Strain ve Looke (1976) ‘un belirttiği gibi, otistik çocukların yaşıtlarıyla çok seyrek etkileşime girmeleri de bu çocukların uygun sosyal becerileri ve tek başına ya da yaşıtlarıyla birlikte oyun oynama davranışlarını kazanmalarını sınırlandırmaktadır.
